Şanlı 3 Ekim günü - Behiç Kılıç 11 Ekim 2005
Biliyorsunuz Ekim'in başında memleketimizin toprağına yoğun yağmurlar düştü.. Bu yağmuryar sel baskınları, heyelanlara sebeb oldu carlar aldı...
Rize de 20 vatandaşımızı sel ve heyelan felaketinde kaybettik...
Büyüklerimiz dediler ki; 'Her şey Allah'tan'...
Bu köşede bir süredir duyarlı vatandaşlarımızın işaret ettiği konulara, mes ajlara yer veriyoruz.. Gene öyle yapıyorum ve aldığım bir mesajı aktarıyorum...
Mesaj Rize Tema Vakfının..
İçeriği şöyle...
''Basın Açıklaması
3 Ekim Heyelan ve Sel Felaketi 04.10.2005
Bunun adı 'Doğal Afet' değildir''
Rize, yağan her yağmurda olduğu gibi yine sel ve heyelanlarla karşı karşıya. Her yıl onlarca canın yitip gitmesine, evlerin işyerlerinin sular altında almasına, üretemeyeceğimiz tek varlığımız olan topraklarımızın sel sularıyla Karadeniz'in rengini kızıla çevirmesine bir kez daha tanık oluyoruz.
Heyelan, sel, taşkınlar Rize'nin Doğu Karadeniz'in kaderi değildir, kaderi olmadığı gibi doğal afette değildir. Doğaya insan müdahalesi arttıkça bu felaketlerde artmaktadır.
Bu müdahalelerin birincisi; doğal bitki örtüsünün değiştirilmesidir. Son 25 yılda %100'ün üzerinde meyile sahip 140 000 dekar orman alanı çay bahçelerine dönüştürülmüştür. Görünüşte çaylıkların erozyonu önlediği doğrudur. Ancak 2500 mm/yıl yağış alan bir bölgede ormandan açma bir bahçeye teras yapıp tüm suları toprağa sızdırmak, yüzeysel akışa engel olmak heyelanların artmasına davetiye çıkartmaktır.
İkincisi; neredeyse her ev için heyelanlar dikkate alınmadan ve yollarda biriken suların yamaçlarda doygunluğu artırması, sel derecikleri oluşturması hesaplanmadan dozerlerle ayrı ayrı yollar inşa edilmiş, doğal eğimler bozulmuş ve insane eliyle arazinin parçalanmasına neden olunmuştur.
Dere yatakları daraltılmış, inşaatların gelişigüzel yapılmasına göz yumulmuştur.
Bu felaketlerin önüne nasıl geçilebilir?
1- %50 den fazla meyilli arazilerde çay bahçesi tesisi önlenmeli, bu alanların ormana dönüştürülmesi desteklenmelidir.
2- Çay bahçelerine düşen fazla suyu boşaltıcı, akıtıcı kanallar yapılmalıdır.
3- Başta kızılağaç ve kestane ağaçları olmak üzere doğal bitki örtüsünün tahribini hızlandıracak yasal düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
4- Köy yollarının güzergahının seçiminde heyelanlar dikkate alınmalı, yol inşaatları en aza indirilmelidir. Mevcut yolların drenaj sistemleri düzeltilmelidir. Ormanlarda yol yapımı geleneksel yayla yaşamının sürdürülebilmesi ile sınırlı kalmalıdır.
5- Arazi kullanımı, uygun imar ve yerleşim ilke ve planlarının ortaya konulması ve sulandırılmadan uygulanması sağlanmalıdır.
TEMA Vakfı Rize Temsilciliği olarak 3 Ekim 2005 tarihinde yaşanan felakette yaşamlarını yitiren insanların ailelerine başsağlığı diliyor, bütün halkı
ve yöneticilerimizi bu felaketlere karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Nevzat ÖZER
TEMA Vakfı
Rize Temsilcisi ''
Biliyorsunuz Ekim'in başında memleketimizin toprağına yoğun yağmurlar düştü.. Bu yağmuryar sel baskınları, heyelanlara sebeb oldu carlar aldı...
Rize de 20 vatandaşımızı sel ve heyelan felaketinde kaybettik...
Büyüklerimiz dediler ki; 'Her şey Allah'tan'...
Bu köşede bir süredir duyarlı vatandaşlarımızın işaret ettiği konulara, mes ajlara yer veriyoruz.. Gene öyle yapıyorum ve aldığım bir mesajı aktarıyorum...
Mesaj Rize Tema Vakfının..
İçeriği şöyle...
''Basın Açıklaması
3 Ekim Heyelan ve Sel Felaketi 04.10.2005
Bunun adı 'Doğal Afet' değildir''
Rize, yağan her yağmurda olduğu gibi yine sel ve heyelanlarla karşı karşıya. Her yıl onlarca canın yitip gitmesine, evlerin işyerlerinin sular altında almasına, üretemeyeceğimiz tek varlığımız olan topraklarımızın sel sularıyla Karadeniz'in rengini kızıla çevirmesine bir kez daha tanık oluyoruz.
Heyelan, sel, taşkınlar Rize'nin Doğu Karadeniz'in kaderi değildir, kaderi olmadığı gibi doğal afette değildir. Doğaya insan müdahalesi arttıkça bu felaketlerde artmaktadır.
Bu müdahalelerin birincisi; doğal bitki örtüsünün değiştirilmesidir. Son 25 yılda %100'ün üzerinde meyile sahip 140 000 dekar orman alanı çay bahçelerine dönüştürülmüştür. Görünüşte çaylıkların erozyonu önlediği doğrudur. Ancak 2500 mm/yıl yağış alan bir bölgede ormandan açma bir bahçeye teras yapıp tüm suları toprağa sızdırmak, yüzeysel akışa engel olmak heyelanların artmasına davetiye çıkartmaktır.
İkincisi; neredeyse her ev için heyelanlar dikkate alınmadan ve yollarda biriken suların yamaçlarda doygunluğu artırması, sel derecikleri oluşturması hesaplanmadan dozerlerle ayrı ayrı yollar inşa edilmiş, doğal eğimler bozulmuş ve insane eliyle arazinin parçalanmasına neden olunmuştur.
Dere yatakları daraltılmış, inşaatların gelişigüzel yapılmasına göz yumulmuştur.
Bu felaketlerin önüne nasıl geçilebilir?
1- %50 den fazla meyilli arazilerde çay bahçesi tesisi önlenmeli, bu alanların ormana dönüştürülmesi desteklenmelidir.
2- Çay bahçelerine düşen fazla suyu boşaltıcı, akıtıcı kanallar yapılmalıdır.
3- Başta kızılağaç ve kestane ağaçları olmak üzere doğal bitki örtüsünün tahribini hızlandıracak yasal düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
4- Köy yollarının güzergahının seçiminde heyelanlar dikkate alınmalı, yol inşaatları en aza indirilmelidir. Mevcut yolların drenaj sistemleri düzeltilmelidir. Ormanlarda yol yapımı geleneksel yayla yaşamının sürdürülebilmesi ile sınırlı kalmalıdır.
5- Arazi kullanımı, uygun imar ve yerleşim ilke ve planlarının ortaya konulması ve sulandırılmadan uygulanması sağlanmalıdır.
TEMA Vakfı Rize Temsilciliği olarak 3 Ekim 2005 tarihinde yaşanan felakette yaşamlarını yitiren insanların ailelerine başsağlığı diliyor, bütün halkı
ve yöneticilerimizi bu felaketlere karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Nevzat ÖZER
TEMA Vakfı
Rize Temsilcisi ''